Helena Arturaleza: “Doğadaki kaosun uyumu, insan deneyimimizin bir yansımasıdır”

Helena Arturaleza: “Doğadaki kaosun uyumu, insan deneyimimizin bir yansımasıdır”

Psychedelic Art dediğimizde, pek çoğumuzun zihninde ilk önce Alex Grey canlanıyor olsa da, bu işi ustalıkla yapanlar saymakla bitmez. Onlardan bir tanesi ise “80 Resimle Dünya Çapında” projesiyle yola çıkan gezgin ressam Helena Arturaleza.

Helena Arturaleza çocukluğundan beri kendi ruhsal yolculuğunu dans, resim ve müzik ile ifade etmeyi başarmış genç bir sanatçı. Sanırım onu diğerlerinden ayıran şey, henüz 18 yaşındayken sürdürdüğü sanatsal yolculuğu sırasında – Medya ve Tasarım eğitimi alırken – meslektaşlarına sanat öğretmesi istenmesiydi.

Daha sonra sanat okulunu bırakarak resim öğretmeni bir arkadaşı ile bir dünya seyahatine çıktı. Birkaç yıllık gezginlikten sonra, Viyana Vizyoner Sanat Akademisi’nde farklı sanatçılarla çalışarak şimdiki sanat anlayışının temellerini iyice oturtmuş oldu.

92 doğumlu bu genç sanatçının sanatına, ilhamına ve yaşantısına dair ayrıntıları öğrenmek için çevirisini yaptığım The Spirit of Art kitabında Helena ile yapılan röportaja bir göz atalım.

Sanat ile olan yolculuğun ilk ne zaman başladı?

16 yaşımdayken sanatçı olmaya kararını verdim. Lisedeyken çoğu zaman sanat atölyelerinde çalışıyordum. Tarih veya İktisat hakkında bilgi edinmek istemedim. Böylece liseyi hiç bitiremedim, bunun yerine sanat ve tasarım konusunda kendimi geliştirmeye karar verdim ve sonra sanat okuluna gitmeyi düşündüm. Sanat ve Tasarım eğitiminin son yılında, sınıftaki arkadaşlarıma sanat öğretmem istendi ve bu durum benim için oldukça yararlı oldu. Çünkü boş zamanlarımda kendi tarzımı keşfetmek için çok zamanım oluyordu. Sanat akademisine gitmemeye karar verdim çünkü başkalarının sanatın ne olduğuna dair fikirleri tarafından şekillendirilmek istemedim. Onun yerine, eski ortağım ve Şilili sanatçı arkadaşım ile birlikte “80 Resimle Dünya Çapında” projesiyle dünya turuna çıktım. 1,5 yıl boyunca Orta, Güney ve Kuzey Amerika’da duvar resimleri yaparak seyahat ettik. Sanat akademim dünyaydı ve hâlâ öyle.

Peki, en büyük ilhamlarını sorsak… Kimdir bu kişiler?

Annem, Amanda Sage, Autumn Skye Morrison, Josephine Wall, Luis Tamani, Susan Seddon Boulet and Tomasz Alen Kopera diyebilirim.

“Resim sanatı, ruhum ve gerçek benliğimle iletişim kurmanın bir yolu ve ruhum renklerle dolu”

Nerelerden ilham alıyorsun?

Doğa benim ilham kaynağım. Yaşamak ve temsil etmek, istediğim tek şey bu. Doğadaki kaosun uyumu, insan deneyimimizin bir yansımasıdır. Doğa, yaşamın formülünü içerir. Renkler beni büyülüyor; her renk farklı bir titreşim taşır ve iç dünyamı yansıtır. Renk, bir hissi ifade etmenin en iyi yoludur. Renk yelpazesi sanatımda çok etkili. Resim sanatı, ruhum ve gerçek benliğimle iletişim kurmanın bir yoludur ve ruhum renklerle dolu. Bir kadın olarak, güçlendirilmiş kadınların sembolize ettiği ilahi dişili resmetmek için ilham alıyorum. Tüm bunlar, kendi yaşam tecrübelerimin yansımalarıdır. Vücut duruşu yoluyla konunun ifade ettiği hareketi ve duyguyu yakalarım. İlham her yerde, gezgin olarak kendi hayatımdan ve kendi deneyimlerden ilham alıyorum. Sevdiğim insanlardan, aşık olmaktan ilham alıyorum.

“Vizyonel sanat hayatı ifade eder: Aydınlık ve karanlık, yüksek ve düşük, bilgelik ve yıkım”

Sanatının vermek istediği mesaj nedir?

Vizyonel sanat, imgeler yoluyla iletilen yaşam hakkında daha derin bir anlayış getiriyor. Bu görüntüleri dünyaya aktarmaya ve çevirmeye açık sanatçılar arasında seyahat eden ilahi bilgi ve ilham kaynağıdır. Vizyonel sanat hayatı ifade eder: Aydınlık ve karanlık, yüksek ve düşük, bilgelik ve yıkım. İzleyicinin kendi içine bakmasını sağlamak, onun gerçekte kim olduğunu hatırlamasını sağlamak gibi bir amacı var.

Sanatım bu dünyevi deneyim hakkındaki görüşlerimi yansıtıyor. Bu ilham ile görüntüleri ve vizyonları hissederek alıyorum. Resimlerimin vizyonunu, içimde bir tohum varmış gibi alıyorum. İlham alındığı anda tohum filizlenir ve toprağa doğru yolunu bulur. Bu ilhamın içime girdiği zamandır. Vizyon yaratılmaya hazır olduğunda küçük bitki toprağın üzerinde büyür ve Güneş ışığını ilk kez görür. Vizyonu resmederken, sanat eserinin iletişim kurmaya çalıştığı bilgi kendi içime entegre oluyor ve böylece kendimin gerçekte kim olduğumu hatırlamama izin veriyor. Vizyoner sanat, hem yaratıcımız hem de izleyicimiz için aynı amacı sağlar.

“Doğada uyum içinde nasıl yaşayacağımı öğrenmek istiyorum”

Gelecek planlarının neler olduğunu sorsak?

Sanat yapmaya devam etmek. İlham verici insanları resmetmek de görevimin bir parçası olduğunu hissediyorum. Sadece fiziksel görünüşlerini değil aynı zamanda içsel değerlerini de yakalamak istiyorum. İçinde yaşadığım dünya bana ilham veriyor. Doğanın yanı sıra, bana yakın olan insanlar benim ilham kaynağım. Önümüzdeki yıllarda yaklaşık 50 ilham verici insana ait resim yapmak istiyorum. Bu resimlerle dünyadaki insanlarla birlikte kehanet destesi olarak bir kitap oluşturmak istiyorum. Başkalarına kendi ifadeleriyle nasıl bağlantı kuracaklarını öğretmeye odaklanmak istiyorum. Dans, müzik, sanat ve şiiri birleştiren inzivaları düzenlemek mesela. Müzikte büyümeye devam etmek ve daha fazla performans başlatmak istiyorum. Bunun yanında, ailemle birlikte olmayı ve büyük olasılıkla bir topluluk veya eko köyde, doğada uyum içinde nasıl yaşayacağımı öğrenmek istiyorum.

Wearethehippies