Merry’s Funeral: Karanlık, Duru ve Metanet’li bir Darkwave Yolculuğu

Merry’s Funeral röportajı ile grubu yakından tanıyoruz! Merry’s Funeral ilk albümleri Metanet‘i Polonyalı plak şirketi Batcave’den çıkararak, yerli sahnenin dark wave/post punk klasmanına duru ve karanlık bir ürün bıraktı. ikinci albümlerini de müjdeleyen Merry’s Funeral, sahnedeki yerini de iyice sağlamlaştırmış oldu.

Her ne kadar albüm, yurt dışı menşeili bir plak şirketi tarafından çıkarılmış ve orada daha çok rağbet görmüş olsa da, Merry’s Funeral yerli müzisyenlerin aslında üretim mevhumunda ne derece yenilikçi ve geniş kitlelere ulaşabilir olduklarını açık bir şekilde gösterdiler.

Müzikal serüvenleri, yurtdışı/yurtiçindeki dark wave/post punk etkileşimlerini öğrenebilmek ve grup üyelerini daha yakından tanıyabilmek adına Merry’s Funeral grup üyeleri Mehmet (Julius Wentor) ve İlge (Izzy Stone) ile biraz sohbet ettik.

Merhaba. Öncelikle grup üyelerini biraz tanıyalım. Bize kendinizden bahseder misiniz?

Mehmet: Merhaba ben Mehmet. İlkokul yıllarından beri müzikle uğraşıyorum. Okul korosuyla başladım. İlerleyen zamanlarda bende her genç gibi gitarın büyüsüne kapılarak bu enstrüman üzerinde yoğunlaştım. Gitar dersleri, müzikal etkileşimler derken üniversitede de müzikle ilgili bir eğitim almak istediğim için iki yıl boyunca özel bir müzik okulunda şan eğitimi aldım. Ama bu hayalim ülkenin o zaman içinde bulunduğu şartlarda gerçekleşmedi.

İlge: Selam ben İlge. Gençliğimde 80’li yıllarda dönemin yabancı pop şarkıları çok dikkatimi çeker, sözlerini ezberlemeye çalışır, posterlerini odama asardım. Gel zaman git zaman müziğe olan ilgim çoğalınca, bağlama, mandolin, gibi enstrümanları çalmaya başladım.

Müzikal süreciniz ne zaman ve nasıl başladı?

Mehmet: Ben kendimi bildim bileli müziğin içindeyim. Herhalde kendi kendine oluşan bir durum. Bazen şartlar sizi bir tarafa doğru yönlendirir. Babam bağlama, akordeon, melodika gibi enstrümanları hobi olarak çalardı. Bende oradan başlayarak gitara geçiş yaptım. 12-13 yaşlarından beri hayatımın her anında müzik olmaya devam ediyor. Bugüne kadar çeşitli gruplarda çaldım. Solo projelerim de oldu. Kendimi bildim bileli müzikle uğraşmaya devam ediyorum.

İlge: Rock ve metal müzik ile de tanışmam sayesinde elektro gitar çalmaya başladım. Sonrası onlarca grup ve sahneler. Süreç içinde “klasik ama öyle” bas gitarist bulunamadığından bu görevi devralmam ve sonrasında çok sevmemle bas gitar çalmaya başladım.

Merry’s Funeral’ın Kuruluş Serüveni

Merry’s Funeral projenizden önce de bir çok grupta yer aldığınızı biliyorum. Peki ,Merry’s Funeral projesi nasıl oluştu, bir araya gelme süreci nasıl gerçekleşti?

Mehmet: 2013 yılında içinde bulunduğum projeye İlge bassçı olarak dahil oldu. Kendisiyle orada tanıştık. Bir süre bu projede birlikte çaldık. Bu zamanda müzikal anlamda da kafalarımızın uyuştuğunu fark ettik. Müzikal zevklerimiz de hemen hemen örtüşüyordu. Özellikle eski dark wave ve post punk gruplarıyla ilgili sohbetlerimizin sonucunda belki biz de böyle bir projeye başlayabiliriz dedik. Nitekim zaten hevesli olduğumuz için de zaman kaybetmeden beste çalışmalarına başladık.

İlge: Mehmet ile aynı grupta (farklı bir türde) çalıyorduk; ben daha öncesinde çok çeşitli türde gruplarda çalıyordum. Ve uzun süredir new wave, dark rock, post punk müzik türleri ile de dinleyici olarak çok ilgiliydim. Bu benim diğer gruplardaki arkadaşlarım tarafından pek bilinmiyordu. Mehmet ile bu türde ortak bir şeyler yapmaya karar verdik. Beste ve sözler ortaya saçıldı; bir süre sonra da albüm için gerekli materyalleri elde ederek albüm işine giriştik.

Grubun ismi nereden geliyor?

Mehmet: Grup ismi bulmak işin en zor kısımlarından bir tanesi. Çünkü çok fazla şeye dikkat etmeniz, iyi bir araştırma yapmanız gerekiyor. İsim bulma sürecimiz gerçekten uzun ve zorlu oldu. Hatta bir kaç cover şarkı kaydettik ve bunları yayınlamak için grubun isminin ortaya çıkmasını bekledik. Merry’s Funeral adının çıkış noktası aslında The Cure’un Funeral Party şarkısıdır. Biz şarkılarımızda zıtlıklar kullanmayı seviyoruz. Örneğin çok hareketli, neşeli gibi duran şarkılarımızın sözleri son derece karanlıktır. Bu zıtlığı da değerlendirerek İngilizce’de Mutlu anlamına gelen Merry kelimesini seçtik. Aynı zamanda kadın ismi olmasıyla da aklımızdaki konsepte uyuyordu. Merry’s Funeral ismi böyle ortaya çıktı.

İlge: Bu tür müzikte duyguların zıtlığı önemli, bir konsept adeta. Buna uyan isim arayışındaydık. Bir süre birbirimize isim önerdik. Sonunda Merry’s Funeral ismi ortaya çıktı. Evet, The Cure‘da etkili oldu; isim babamız olmasa bile eniştemiz sayılır.

Dark Wave ve Post Punk Sentezi

Genelde She Past Away ile karşılaştırılıyorsunuz. Aynı ortak paydaya sahip olmuş olsanız bile aslında müzikal açıdan farklı yapılara sahipsiniz. Bu karşılaştırmanın sizin için avantajı ve dezavantajı nedir sizce?

Mehmet: İlk albümümüz olan Metanet’i Polonyalı plak şirketi Batcave’den yayınladıktan sonra elbette çok fazla geri dönüş aldık. Gerek yapılan albüm kritiklerinde gerekse sosyal medya üzerindeki yorumlarda insanların She Past Away ile karşılaştırdıklarını gördük. Dediğiniz gibi temelinde aynı gibi dursa da aslında müzikal anlamda farklıyız. Teknik olarak bakacak olursak biz post punk ve dark wave’in bir sentezini yapıyoruz. Yani onlar gibi bazı şarkılarımız dark wave bazıları da post punk türünde değil. Her şarkımızda bu sentez var. Bununla birlikte enstrümanları da farklı şekilde kullanıyoruz. Daha melodik bir yapıya sahibiz. İnsanların bizi She Past Away ile karşılaştırmalarının en büyük sebebi benzer müzikler yapmamızdan daha çok Türkiye’den çıkıyor olmamız ve iki kişi olmamız. Youtube kanalımızda bir She Past Away cover’ı da mevcut. İnsanlar o şarkıyı dinleyerek aradaki farkı daha net anlayabilirler. Elbette She Past Away ile karşılaştırılmak bizim için mutluluk verici. Onların açtığı yoldan ilerlediğimizi inkâr edemem.

İlge: İkisi de underground, karanlık motifli olduğu için insanlar duygusal anlamda benzetebiliyor. Ama ben biliyorum ki farklıyız; bu güzel ve olması gereken bir şey zaten. Nevi şahsına münhasır bir grubuz. Bir türe koymak insanların bize ulaşması açısından yararlı ancak sanki kısıtlanmış gibi hissediyorum böyle olunca; her ne olursa olsun, dark, new wave, post punk karışımı otantik bir grubuz.

Yurt dışında daha çok rağbet gördüğünüzü biliyorum. Albümünüze talep ve ilgi orada daha fazla. Bunlardan da bahseder misiniz?

Mehmet: Kesinlikle. Bu müzik ülkemizde çok tutan bir müzik değil. Post Punk denildiğinde insanların aklına 80’lerin 90’ların Sex Pistols ya da Green Day gibi grupları geliyor. Punk sanıyorlar. Her defasında bunun açıklamasını yapmak zorunda kalıyoruz. Yurt dışında ilgi görmemizi yine öncelikli olarak Türkiye’den çıkmamıza bağlıyorum. Yabancı insanlara bu durum enteresan geliyor. Bir Türk’ün gotik kültürle nasıl alakası olabilir diye düşünüyorlar. Oysa ki biraz araştırsalar bu topraklarda gotik dönemin etkisinde kalmış pek çok eser olduğunu görebilirler. Bu yönüyle onlardan çok farklı değiliz.

Metanet albümümün Türkçe sözlü olması yabancıları cezbeden bir diğer konu. Onlar için kulağa çok ilginç geldiğinin bilincindeyiz. Ancak kulağa ne kadar ilginç gelirse gelsin vermek istediğimiz mesajı ne kadar alabildiklerine dair hep bir şüphemiz oldu. Yeni albümde bunun için ileriye dönük bir atım atacağız.

İlge: Türkiye ve gotik ya da dark wave kavramı yabancılara ilginç geliyor. Türkçe de değişik geliyor fonetik anlamda sanırım. Oysa bilmiyorlar ki Türkiye’de müthiş bir kültür zenginliği var; bırakın gotiği, Türk kültüründe ve –eski Türk’lerde özellikle- folklorik anlamda Şahmeran’dan tutun da bir çok kavram dark-gotik kültürle eşdeğer ve eserlerimize ilham olacak verilere sahip. Polonya’dan dinleyicimiz çok; ilk albüm oradan çıktı. Bunun yanında Rusya ve Güney Amerika ülkelerindeki dinleyiciler de yoğun ilgi gösterip yorum yapmaktalar.

“Popüler kültür her ülkede olan bir şey ancak en büyük darbeyi alanlar bizim gibi güzel sanatlara bilinçsizce yaklaşan toplumlar”

Türkiye’de dark wave/post punk üretimleri daha çok underground sahnenin perdesinden aktarılıyor. Popüler kültürün yaralayıcılığını ve üretime vurduğu darbeyi bir kenara bırakırsak, bu konuda görülen ya da görülemeyen değerler hakkında neler paylaşmak istersiniz?

Mehmet: Popüler kültür her ülkede olan bir şey ancak en büyük darbeyi alanlar bizim gibi güzel sanatlara bilinçsizce yaklaşan toplumlar. Ne yazık ki biz önümüze sunulan müzikleri, resimleri hatta filmleri bile nasıl eleştireceğimizi bilmiyoruz. Bunu bilmediğimiz için de yüzeysel bir bakış açısıyla bakıp ya da duyup geçiyoruz. Verilenden bir mesaj almak, kendimize paye çıkarmak toplum olarak bize zor geliyor. Arkasında düşünme ve muhakeme yapmamız için bizi zorlayan her sanat dalı underground olarak kalırken diğer taraftan dinle geç, bak geç mantığındaki insanlar deliler gibi tüketiyorlar. Bizim gibi müzikler yapan insanlar bu ülkede kendi başlarına kalmış durumdalar. Biz bunun bilincindeyiz. Türkiye’de şimdiye kadar pek çok konser versek de bizi izlemeye yine yabancıların geldiğini söylemek gerek. Bizim de Türkiye sınırları içinde bizi daha çok insan duysun gibi bir kaygımız da yok.

İlge: Bakın bu konuda şanslıyım, mühendislik okumama rağmen seçmeli ders olarak “art appreciation” yani “sanat değerlendirmesi” gibi dilimize çevirebileceğimiz bir ders almıştım. Bu derste bir sanat eserini nasıl eleştirmek, değerlendirmek, algılamak gerekir öğrenmiştik! Dolayısı ile Türkiye’de herhangi bir şarkı bestelediğin anda bakış açıları sadece ve sadece – insanların bir şeyler bildiklerini başkalarına ispatlamaları için- teknik anlamda olmakta! Oysa kişinin ne algıladığı, neler hissettiği bence daha önemli. Sanat sanat için mi, toplum için mi diyalektiğinde sanat sanat içindir kalıbına daha yakınım. Dolayısı ile bu bizi biraz yeraltına çekmesine rağmen çok değerli olduğundan bunu yeğliyoruz.

İkinci Albüm Hazırlıkları ve Yenilikçi Sesler

Peki, yeni albüm çalışmaları ve hazırlıkları çoktan başladı diye biliyorum. Yeni albümde sound olarak herhangi bir yenilik/değişiklik var mı?

Mehmet: Evet. Yaklaşık 5-6 aydır yeni albüm çalışmalarımız devam ediyor. İlk albümün üzerinden iki buçuk yıl geçti. Metanet bizim için gerçekten beklemediğimiz bir başarı yakaladı. Dünyanın dört bir yanında albümün fiziki kopyasını almış kişilerden fotoğraflar ve mesajlar aldık. Bununla birlikte dijital kopyaların satışı da mükemmel düzeyde. İki buçuk sene sonra bile hala satılıyor. Yeni albümde biraz daha farklı bir sound düşündük. İlk albümün ruhundan kopmadan sound’u biraz daha modernize ettik. İlk albümde gitarların ön planda olduğu şarkılar vardı, yeni albümde ise gitarları biraz daha geriye çekip synthler ve tuşlu çalgılar üzerine yoğunlaştık. Ve tabii ki en önemlisi yeni albümde tamamı İngilizce 13 şarkı yer alacak. Bu sayı ilk albümün iki katı şarkı demek. Üstelik tamamı bize ait. Sözler İngilizce olduğu için daha kısa cümlelerle daha çok şey anlatma şansımız da doğdu. Türkçede bu biraz daha zor. Sihirbazlık yapmanız gerek,yor. Albüm çıkmadan önce de bir klip çekmeyi planlıyoruz. Onun için de görüşmelerimiz sürüyor. Ancak bizim müziğimiz klip prodüksiyon şirketleri tarafından da çok fazla bilinmediği için komik fikirlerle gelebiliyorlar. Bu konuda da biraz ince eleyip sık dokuyoruz.

İlge: Yeni albüm çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor; ses olarak biraz daha melodinin ön plana çıktığı ancak o karanlık atmosferden de vazgeçmediğimiz bir albüm geliyor! Bu sefer insanların ritme kapılıp ister istemez dans edeceği şarkılar da olacak! Bir klip çekeceğiz, henüz fikir aşamasında, senaryo için aramızda bilgi alışverişi yapıyoruz.

Son olarak sizleri nereden takip edebiliriz?

Sosyal medya üzerinde hemen hemen her mecrada varız ve oldukça aktif olarak sosyal medya tarafını yönetiyoruz:

Spotify: open.spotify.com/artist/12ONa0XW8372HxzGoS2teD
Facebook: facebook.com/MerrysFuneral
Bandcamp: merrysfuneral.bandcamp.com/
Soundcloud: soundcloud.com/merrysfuneral

Wearethehippies 2019