Rüya sembolizminin bilinçdışına uyarlanması: İmgeleri bestelemek (Müzisyenlerin ilham aldığı rüyalar)

Rüya sembolizminin bilinçdışına uyarlanması: İmgeleri bestelemek (Müzisyenlerin ilham aldığı rüyalar)

Müzisyenlerin rüyaları ve bu rüyaların hangi şarkılara ilham verdiğini hiç düşündünüz mü? Pek çoğumuzun gündelik hayatımızda kendi içsel sembollerimizi atfettiği ya da bu sembol dilini beslediği bir yol vardır. Bir kısmımız- hatta belki de çoğumuz- bu sembol dilinin en ulaşılabilir fakat en gizemli yolu olan rüya sembolizminden beslenir. İnsanın kendi rüya dilini ve sembolizmini oluşturması, bu beslenme/atfetme döngüsünde ilham aldığı ya da alacağı şeyin somutlanmasında ve ortaya çıkarmasında büyük bir rol oynar.

“Rüyalar, iradenin kontrolü dışında, bilinçdışı kavramının, kendiliğinden olan ürünleridir. Onlar saf ilhamdır; bize, doğal gerçekliği gösterirler ve bu nedenle, bilincimiz çok uzaklara saptığında ve bir çıkmaz içine girdiğinde insan doğamız ile uyumlu bir tavır sergiler.”Jung, Collected Works kitabında konuya ilişkin söyledikleri…

Jung’un da demek istediği gibi ilham mevhumu, aslında halihazırda içimizdeki doğal gerçekliğin bir yansıması olarak, kendini rüyalarda tezahür etme yolu bulur. Bu ilham zaman zaman bir müzisyenin bestelerinde, bir ressamın tuvalinde, bir insanın fikrinde sanatçı ile ortaya koyduğu üretimi arasında anahtar görevi üstlenir. Bir sanatçının, bir müzisyenin ürettiği şeye ilhamı, ilhamına aracılık eden “yollar” ise üretiminin ortaya çıkış serüveninde başlangıç çizgisi görevini üstlenir. Bu yollardan biri ve en biriciği de kendi rüyalarıdır.

“Aldatmıyorlar, yalan söylemiyorlar, çarpıtmıyor veya gizlemiyorlar. Her zaman, egonun bilmediği ve anlamadığı bir şeyi ifade etmeye çalışıyorlar. Bu da üretimi oluşturan şeyin temel kaynağıdır” der.

Müzisyenlerin ilham aldığı rüyalar yazısında -başlığın içeriğinden de anlaşılacağı üzere- değinmek istediğim mevhum, müzisyenin üretim sürecinde kendi rüya dilinin ona verdiği ilham ve bu ilhamın ortaya çıkardığı örnekler olacaktır. Ama ondan önce konunun daha iyi anlaşılır olabilmesi için rüya ve rüya sembolizmine biraz daha yer vermek isterim.

Kolektif Bilinçdışı

Rüyalar ve rüya sembolleri, başta insanın kendi doğal sürecini anlama ve kavrama açısından bilinmeyeni – ya da aslında gizlenmiş olanı – ortaya çıkarma girişimidir. Bu girişim elbette bilinçdışı dediğimiz imgelerin ilk olarak depolandığı yerde başlar. Bu imgeler her insanın kendi rüya dilini ortaya koyarken, bir yandan da kolektif bilinçdışı dediğimiz ortak alana da hem etki eder hem de ondan etkilenir. Sanatçının imgelerinin (ürettiklerinin) bizde uyandırdığı “benzer” duyguların sebebi kolektif bilinçdışı ile alakalıdır. Burada yine Jung ile ilgili bir örnek vermek istiyorum.

Carl Gustav Jung 1913 yılında bilinçdışı ile korkunç bir yüzleşme olarak tanımladığı bir sürece girdi. Vizyonlar/halüsinasyonlar gördüğü, sesler işittiği bu süreçte psikotik- bilinen gerçekliğin dışına çıkmış – bir süreçten mi geçtiği ya da şizofreniye mi yakalandığını sorguladı. Gerçekte var olan aslında bu ikisinin dışında gelişen bir süreçti. Nitekim Jung yaşadığı bu esrarengiz olayları deneyim günlüğüne aktarmış (Kırmızı Kitap) ve daha sonraki süreçlerinde gördüğü ve işittiği bu imgelerin, hastalarının ya da diğer kültürlerin imgeleriyle de benzerlikler olduğunu bizzat gözlemlemiştir. Nitekim bir müzisyenin yaptığı bestenin bizde uyandırdığı duygu ile sanatçının hissettiklerinin benzer olmasının sebebi, işte bu kolektif bilinçdışı dediğimiz fenomendir.

Sanatçı, ilhamını herhangi bir yoldan almıştır ve dinleyicisine aynı hislerle aktarmıştır.

Konuya ilişkin olması açısından Mentalfloss internet sitesinde tesadüfen gördüğüm “Rüyalardan Gelen 15 Şarkı” başlıklı listeyi paylaşıp, yazının içeriğini Türkçe olarak aktarıyorum:

The Beatles – Yesterday:

Paul McCartney bir gece uykusundan uyanıp, yatağının yanı başındaki piyanoya ilerledi. Ve müzik tarihi boyunca en çok cover’lanan şarkılardan birisini çalmaya başladı. İnsanlara bu şarkıyı daha önce duyup duymadıklarını sorarak aylarını geçirdi. Fark etmeden şarkıyı bir yerlerden çaldığını düşünüyordu. Bunu kendi başına bulduğunu fark ettiğinde, şarkı sözleri üzerine çalışmaya başladı.

The Rolling Stones – I Can’t Get No Satisfaction:

Keith Richard gecenin orta yerinde uyandığında, birden bire I Can’t Get No Satisfaction sözleri ve şarkının efsanevi riffi kafasında dönüyordu. Tekrar uykuya dalmadan önce, bunları bir kasete kaydetti. Grup üyeleri nakaratın Dancing in the Street’e fazla benzediğinden endişelenmişti. Ama yine de gidip şarkıyı bir stüdyoda kaydettiler.

The Jimi Hendrix Experience – Purple Haze:

Bir defasında Hendrix röportaj yaptığı bir gazeteciye Purple Haze şarkısının ilhamının denizde yürüdüğü ve mor bir girdapla etrafının sarıldığı bir rüyadan geldiğini söyledi. Başka bir röportajda ise şarkının Philip Jose Farmer’ın Işık Gecesi adlı bir kitabını okuduktan sonra gördüğü bir rüya ile ona geldiğini söyledi.

The Beatles – Let it Be:

Paul McCartney’in annesi Mary, Paul 14 yaşındayken ölmüştü. Beatles ayrılmanın eşiğindeyken Paul, uyku ile uyanıklık arasında Mary’i rüyasında gördü. Mary bu rüyada ona şefkatli bir havayla “Let it be” (Bırak olsun) diyordu. Ertesi gün piyanosunda şarkıyı yazmaya başladı.

John Lennon – No 9 Dream:

McCartney rüyaları müziğe çeviren tek Beatle değildi. Beatles bir aradayken bunu yapan tek kişi Paul olsa da John Lennon , “Ah! böwakawa poussé, poussé “ şeklinde bir tümceyi bir rüyasında duyduktan sonra hiçbir anlama gelmeyen bu kalıbı solo şarkısının nakaratı haline getirdi. Şarkı Billboard “En İyi 100” listesinde 9 numaraya ulaştı.
Dipnot 1: Grup üyelerinin her birine Beatle denirdi.
Dipnot 2: Şarkı ismi ve şarkının listede 9 numaraya girmiş olması benzerliğini yakaladınız sanırım.

Queen – The Prophet’s Song:

Bu 8 dakikadan da uzun şarkının sözleri Hepatit ile cebelleştiği sırada Brain May’in ateşli hastalık sırasında gördüğü rüyaları aracılığı ile ortaya çıktı. Queen’in enstrümantal olmayan en uzun şarkısıdır.

The Police – Every Breath You Take:

Sting gece yarısında aldığın her nefeste seni izleyeceğim sözleri kafasında dönerken uyandı. Piyanosuna gitti ve yarım saat içerisinde şarkıyı yazdı.

Rush – La Villa Strangiato:

Bu 12 parçalık enstrümantal, gitarist Alex Lifeson’ın kabuslarından doğdu. Lifeson grup turneleri sırasında gördüğü aşırı canlı kabuslar ile tanınırdı. Ve grup arkadaşlarını uyandırarak bu kabusları onlara anlatırdı.

Todd Rundgren – Bang The Drum All Day: 

Todd şarkının çoğunun tüm nakaratı da dahil olmak üzere O’na bir rüyada geldiğini iddia etti. Duyduğunu hatırladığı her şeyi kaydetmek için aceleyle kayıt stüdyosuna gitti.

Elvis Costello & The Attractions – Honey Are You Straight or Are You Blind?:

Şarkıyı rüyasında gördükten sonra Costello, mutfağındaki bir kasede şarkıyı kaydetti. Demo için etrafında gitar olmadığından dolayı, sesine eşlik etmesi için mutfak tezgahı ile ritm tuttu.

R.E.M – It’s The End of The World as We Know It:

Şarkının sözleri, Michael Stipe’a 19 yaşında New York’ta gerçekten katıldığı bir partiye benzeyen bir rüya gördüğünde geldi. Rüyasında gördüğü partideki katılımcılarının hepsinin isimlerinin baş harfleri L.B. idi. (Lester Bangs, Lenny Bruce, Leonard Bernstein). Tıpkı gerçekte katılmış olduğu partideki gibi yemekler cheescake ve fasülyeydi.

Billy Joel – The River of Dreams:

Joel, 1993 yılındaki albümünün giriş şarkısı olarak tanınacak melodiyi söylediği bir sabaha uyandı. Söylediğine göre melodi kafasından bir türlü gitmiyordu. Bu durumu o melodinin üzerinde çalışmasına yönelik bir işaret olarak aldı.

Johnny Cash – The Man Comes Around:

Cash, Kraliçe Elizabeth ile tanıştığı bir rüya gördü. Bu rüyada Kraliçe O’na, bir hortumda sıkışıp kalmış bir diken çalısına benzediğini söylüyordu. Yıllar sonra İncil’in “Esinlemeler” kısmını okurken, benzer bir tarif okudu. Böylelikle bunun hakkında bir şarkı yazacak ilhama sahip oldu. Ring of Fire’da bir borazan kullanma fikri de sanatçıya bir rüyada geldi.

The Killers – Enterlude:
Brandon Flowers, Kurt Cobain’i yüzen bir gemide şarkı söylerken rüyasında gördü. Sesi Bob Dylan gibiydi ve söylediği melodi Enterlude’un melodisi oldu.

Florence and The Machine – If Only For A Night:
Florence Welch, Almanya’da bir karavanda uyurken rüyasında ölmüş babaannesini gördü. Babaannesinin dizlerine sarılmış ve ağlıyordu. Babaannesi bu sırada O’na yaşam tavsiyesi veriyordu. Bu olaydan sonra Florence, rüyasında yaşadığı bu deneyimi şarkıya aktardı.

Müzik ve üretimle!

Wearethehippies 2019