Fransa’nın avant-garde black metal sahnesinde parlayan Throane, Dehn Sora’nın en büyük ve en önemli projelerinden biri olarak öne çıkıyor. Karanlık melodiler ve dinleyiciyi tekinsiz bir serüvene sürükleyen ritimlerle bezeli olan Throane, bambaşka bir diyarın sesi adeta. Dehn Sora’nın vizyonuyla şekillenen bu proje, müzikal anlamda sınırları zorlayan ve derin bir melankoli ile karanlığın iç içe geçtiği bir deneyim. Sanırım şimdiye kadar sohbet etmekten de en keyif aldığım müzisyenlerden biriydi Dehn Sora. Throane röportajı ile bu benzersiz müzisyenin dünyasına kısa bir yolculuk yapalım.
Merhaba. Okuyucularımıza kendinizi tanıtır mısınız?
Merhaba, röportaj için çok teşekkür ederim. Ben Dehn Sora, Paris / Fransa’da yaşıyorum. 10 yıldan fazla bir süredir görsel sanatlarla ilgiliyim ve müzik yapıyorum. Sanattaki görsel anlatımı farklı açılardan araştırıyorum: fotoğraf manipülasyonu, dijital video çalışması… Bu konuda daima yeni şeyler peşindeyim.
Throane projesi nasıl ortaya çıktı?
2016’da çok karmaşık bir zamanlamayla karşı karşıyaydım. Bu tür anlarda her şeyin ayaklarınızın altında çatırdadığını hissedersiniz. Şiddetli bir adaletsizlik hissi, uzun süre hiç durmayan acılarla birleşti. Herhangi bir duyguyla baş etme imkanım yoktu. Fransızca tabiri ile “à vif” olmuştum. Kavrulmuş. Bu durumla mücadele etmek ve onunla savaşmak için yardımcı olacak hiçbir şeyin kalmadığını hissettiğinizde müzik yapmak bir zorunluluk haline gelir. Throane’ın ilk parçaları, hiçbir hesaplama yapmadan ya da fazla düşünmeden doğal olarak gelişti.
Tasarımdan Müziğe Dahiyane Bir Yol
Tek kişilik bir projenin en iyi örneklerinden biri sizsiniz. Size göre tek kişilik bir proje olmanın avantajları ve dezavantajları nedir?
Açıkçası ifadenin dışavurumunun sınırsız oluşu ve bunun doğası en büyük avantajınızdır. İçinizdekiler, müziğe ya da görsele dönüştüğünde, ne çıkacağından emin olmak ve kendini memnun etmek zaten zordur. Bu süreç doğrudan kalpten, yürekten ve zihinden asıl forma geldiği için, bu durum yaratılışın en dürüst şekli olabilir. Bazen sadece bir iç çatışma ortaya çıkıyor ve zaten üstesinden gelmesi zor bir şey oluveriyor. Ovtrenoir ile bir grup deneyimim var ve neyse ki hepimiz aynı noktaya oldukça doğal bir şekilde geliyoruz, ancak her zaman bir varlığın en iyi temsili olmak için bir oluşum gereklidir, sadece tek bir zihin değil. Dezavantajları, sayfaya ve bilinmeyene bakan gözleriniz her zaman yalnızdır. Zorlukların üstesinden gelmek, arkandan bakan gözlere sahip olmak, yeni ufuklar açmak, sizin zihninizde saklı olabilir ama bu durum gözünüzün önündeki bir şeyi görememeye yol açabilir.
“Bir şeye ses veya görselle ulaşıldığında, bir fikri “gerçek” hale getirmenin birçok yolu vardır.”
Aynı zamanda bir tasarımcı olduğunuzu biliyorum. Albüm kapaklarını tasarlarken nasıl bir yol izliyorsunuz? Süreç tasarımdan müziğe nasıl evrildi? Ya da ikisi bir araya nasıl geldi?
Kişisel ifademe gelince, iki ifadenin de bağlantılı olduğunu hissediyorum. Birbirlerine cevap veriyorlar. Bir şeye ses veya görselle ulaşıldığında, bir fikri “gerçek” hale getirmenin birçok yolu vardır. Bir projeyi her zaman “tamamlanmış” bir ifadeyle değerlendirdim. Her parça birbirine tepki verir ve bir bütün olarak düşünülmelidir. Bir albümün kapağı başlı başına bir parça olabilir, müzik zihinsel imgeler yaratmak için bir motor olabilir. Ayrılmazlar.
Her projede farklı bir yol buluyorum. Albümün ruhunu anlamak zorundayım, sözlerinde olsun, müziğinde olsun. Süreci ilginç yapan şey budur, hiçbiri aynı değildir. Bu yüzden gruplarla konuşuyorum, konuyu yakalamak için müziğin içine giriyorum, benim duygumda onu görsel olarak en iyi temsil edecek şeyi arıyorum. Her zaman her iki tarafı da besleyen bir değiş tokuş vardır. Her şeyin statik olduğunu hissetmiyorum, gruplarla çalışmak bana yeni olasılıklar, yeni ufuklar açıyor ve muhtemelen kendi başıma bakmayacağım şeyleri keşfetmek için bana iyi bir yol sunuyor.
Bir röportajınızda “Bu müziğin black metal olduğunu düşünmüyorum.” demişsiniz. Sizce Throane’un müzikal yapısı nedir? Herhangi bir tanım yapmak mümkün mü?
Her zaman müzik stilleri arasında olduğumu hissediyorum. Bazıları için fazla metal, diğerleri için fazla ambient. Sadece kendi işimi yapmaya çalışıyorum, elimden gelenin en iyisini. Her gün özümsediğim tüm müzikal ifadelerin toplamı bende var. Black metal, ambient, ritüel müzik, endüstriyel ve hatta hip-hop olsun. Her şey birbirine erimek için var olur. Konu Throane olduğunda, bana göre temel tanım kaotiktir. Şarkıların yapıları, yazma süreci devam ederken aklıma gelen duygu girdabıyla birlikte geliyor. Ve hissettiğim şey asla düz bir zeminde ilerlemiyor.
Throane ve Dehn Sora takipçilerini önümüzdeki süreçlerde neler bekliyor?
Dürüst olmak gerekirse bunu söyleyemem. Bir anlamda, bir noktaya geldiğimi hissettim ve tekrar dengeyi bulabilmek için bir süre uzaklaşmam gerekebilir. Son zamanlarda, tarihsel dengem ve hareket etme şeklim neydi? Bu yüzden bir sonraki adımın ne olacağını henüz söyleyemiyorum.