Kaosun Tekinsiz Ustaları: Cult of Occult

Cult of Occult röportajı ile, kaosun tekinsiz ustalarını tanıyoruz. Fransa’nın karanlık ve derin yeraltı müzik sahnesinden çıkan Cult of Occult, 2012’nin başlarında Lyon’da kuruldu. Seslerinin ağırlığıyla kulak tırmalayan, dinleyiciyi hipnotize eden bir atmosfere sahip olan grup, drone, stoner ve sludge tınılarını başarılı bir şekilde harmanlayarak benzersiz bir müzikal deneyim sunuyor.

Müziklerinde kullanılan yavaş ve sürükleyici riffler, monoton gibi görünen ancak altında büyük bir öfke ve keder taşıyan vokal tonlarıyla birleşiyor. Karanlık temaları ve nihilist tavırlarıyla, özellikle insanlığın çürümüşlüğü ve anlamsızlığı üzerine odaklanan grup, albümlerinde bu temaları sert ve dürüst bir şekilde işliyor desek yanlış olmaz.

Röportajda, Cult of Occult’un karanlık temalarını, müziğe olan yaklaşımlarını ve özellikle dinleyiciyi sürükledikleri derinlikli dünyayı konuştuk.

Merhaba. Grup üyeleri bugünlerde neler yapıyor?

Merhaba, iki ağır akşamdan kalma arasında yeni albümümüzün kayıtlarını tamamlıyoruz. Bizi sırada bekleyenler için sabırsızlanıyoruz: yollara geri dönmek ve yeni albümü canlı performanslarla dinleyicilerimize sunmak müthiş olacak!

Cult of Occult

Grubun içindeki yaratıcı süreç nasıl işliyor? Şarkı yazma ve kayıt sürecinde nasıl bir işbirliği içinde oluyorsunuz?

Genellikle şeytan içimizden birini seçer ve kabusları aracılığıyla fikirlerini doğrudan ona iletir. Biz de bu parçaları ve fikirleri bir araya gelerek önce yok ediyor, sonra yeniden inşa ediyor ve rafine ediyoruz. Açıkçası sürecimiz ham bir taş bloğunu oymak gibidir, ancak bu sefer kaotik bir sesle ve sert birayla gerçekleştiriliyor. Herkes yaratım sürecinde rol alır, fakat şunu söylemeliyim ki her şey cehennemden gelen bir vizyonla başlar!

“Cult of Occult her şeyden önce bir varlık.”

 Grubunuz 2010 yılında kuruldu ve 2012 yılında ilk EP ile yola çıktınız. Geçmişe baktığınızda şimdiye kadar olan süreçte müzikal olarak neler değişti ve gelişti?

Grup üyelerimiz değişti. Cult of Occult her şeyden önce bir varlık. Bazı üyeler ayrılır, geri gelir ve bu döngü böyle devam eder. Ancak ruh her zaman aynı kalır. Gelip ve giden grup üyelerinin her biri bu ruhu etkiler. Deneyimler ve içlerinde sakladıkları kendi şeytanları, düşünmediğimiz yeni bir etil karışım getirir bize. Tüm bu küçük kimya, bu canavarı beslemeye katkı sağlar.

Bir röportajınızda “Cult Of Occult ile yapmaya çalıştığımız şey sadece müzik yaratmak değil, aynı zamanda dinleyici için sağlam bir deneyim yaratmak.” demişsiniz. Bunu ne kadar gerçekleştirebildiğinizi düşünüyorsunuz? 

Bizi canlı izlerken acı çekmekten keyif alan izleyicilerden sık sık geri bildirim alıyoruz. Düşünün, artık hiçbir şey göremediğiniz bir odaya giriyorsunuz. Ses son derece yüksek, sesin bağırsaklarınızda yankılandığını hissediyorsunuz. Karanlıkta şeytanlarınızla baş başasınız; her yer bira, ter ve kan kokuyor. Kimse sizi kurtarmaya gelmeyecek. İyi vakit geçirmenizi sağlamak için değil, içinizde kalan en ufak bir enerji kırıntısını almak için buradayız. Küçük prova odamızda her hafta deneyimlediğimiz şeyi seyirciye de hissettirmeye çalışıyoruz. Bu bir günah çıkarma gibi; şeytan tarafından affedilmek. Bunu mümkün olduğunca seyirciye hissettirmeye çalışıyoruz. Provalarda yaşadığımız yoğun duyguları ve müzikal enerjiyi sahneye taşırken, seyirciye bu derin ve kişisel sürecin bir parçası olduklarını hissettirmeye özen gösteriyoruz. Her performansta, bu bağlamı ve hissettiklerimizi mümkün olduğunca paylaşarak, izleyicilerin de bu yoğun deneyime dahil olmalarını sağlamaya çalışıyoruz.

“Her konser uzay ve zamanın dışında kalan karanlık bir kütle. “

Hangi şarkınızın canlı performanslarınızda en fazla etki yarattığını düşünüyorsunuz? Bu parçanın performansında ne tür bir dinleyici tepkisi alıyorsunuz?

Bunu söylemek zor. Biz çalarken, pek bir şey görmüyoruz, hiçbir şey duymuyoruz. Her konser uzay ve zamanın dışında kalan karanlık bir kütle. Ve uyandığımızda ölüleri sayıyoruz.

 Biraz geriye gitmek istiyorum. Pandemi dönemi müzik yapma sürecinizi nasıl etkiledi? Bu dönemde neler öğrendiniz?

Pek bir şey değişmedi. İçmeye, yazmaya, beste yapmaya devam ettik. Ama seyahat edebildiğimiz, dinleyicilerimizle buluşabildiğimiz ve onların biralarını tekrar yürütebildiğimiz için mutluyuz.

Müziğinizdeki karanlık temaları nasıl dengelemeyi başarıyorsunuz? Hayatınızda bu temaların karşılığı nedir?

Müziğimizdeki her tema bizi yok eden şeylerin bir parçası. Hile yok. Bu gerçek bir hikaye.

Müzik endüstrisindeki değişimler ve dijital platformların etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Berbat!