ERYTHROCYTE röportajı ile grubun müzikal yolculuğuna keyifle yola çıkıyoruz!
ERYTHROCYTE, geçtiğimiz günlerde yeni teklisini harika bir klip ile dinleyicisine sundu. Son zamanlarda dinlediğim en enerjik yerli gruplardan biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Özellikle Şeyma’nın etkileyici vokali ve enerjisi, grubun sinerjisini zirveye taşıyor. Yerli sahnede böyle bir tutku ve teknik birleşim görmek oldukça heyecan verici. ERYTHROCYTE röportajı ile hem grubun müzikal arka planını hem de grup içi dinamikleri konuştuk.
Merhaba! Öncelikle sizi daha yakından tanımak isteriz. Grup üyelerini ve gruptaki görevlerini bizimle paylaşır mısınız?
Şeyma: Merhaba, bizi ağırladığınız için teşekkür ederiz. ERYTHROCYTE, Davulda Salih Mete KALGAY, bas gitarda Hür Turan TUNA, gitarlarda Volkan YÜCE ve Mehmet ÇİFTÇİ ile vokalde ben Şeyma SEVER’den oluşmakta.
2004 yılında İzmir’de kurulan ERYTHROCYTE’in ortaya çıkış sürecini ve o dönemdeki yerel müzik sahnesinin sizde bıraktığı izlenimleri bizimle paylaşır mısınız?
Mehmet: 2004 yılında, Volkan ile grubu kurarken müzikal olarak yolculuğun başındaydık. Kendisiyle gitar kursunda tanıştık. İkimizin de çalıştığı bir müzik grubu yoktu. On beş-on altı yaş heyecanı, kendimizi metal müziğin büyüsüne kaptırmış bulduk. Böylelikle ERYTHROCYTE’ın temelleri atıldı.
Hür: Mehmet, Volkan ile grup kurmaya karar verdiğinde aslında baterist ve vokal arıyorlardı. Ben de onlarla, bir arkadaşım sayesinde metal forumunda tanıştım. Evlerimiz yakın olduğu için ev sohbetleri, stüdyo çalışmaları derken çok iyi bir uyumumuz olduğunu fark ettik. O dönem Volkan bas gitarda olduğu için ben klavyeci olarak gruba dahil oldum.
Mehmet: O zamanlar, metal müzik hem dünyada hem de ülkemizde popülerdi ve alt-türleri icra eden çok sayıda grup vardı. İzmir’de de pek çok etkinlik düzenleniyordu, biz de bolca tecrübe edindik. Pek değerli müzisyenlerle aynı sahneyi paylaşma fırsatımız oldu. Hepsini saymaya satırlar yetmez fakat o dönemi bilenler hatırlayacaktır. Yine de bizle birlikte birçok tecrübeli/tecrübesiz müzisyene ve gruba destek veren In Spite grubundan sevgili Ant Balcı’nın kulaklarını çınlatalım.
Hür: Evet, büyüklerimiz tarafından çok destek gördük; sevgili Ant Balcı’ya selamlar.
Volkan: Evet, kurulduğumuz dönemlerdeki yerel müzik sahnesi bize çok şey kattı. Sahne, organizasyon, backline, kayıt gibi birçok konuda tecrübe sahibi olduk; hala devam eden güzel arkadaşlıklar edindik.
Hür: Bence bu noktada ilk teklimiz “I Hate My Life”dan bahsetmemek olmaz. Grubun ilk zamanlarına ait çok önemli bir tecrübedir. Grubun ilk bebeği, düşünün: bugün yirmi yaşında.
ERYTHROCYTE röportajı
“Arzumuz her tür metal dinleyicisini ERYTHROCYTE’da buluşturabilmek”
Yıllar içinde müzikal tarzınızda veya temalarınızda ne gibi değişimler yaşadınız?
Mehmet: Müzikal tarzımızda ve temamızda çok bir değişiklik olduğu söylenemez. O dönemlerde aklımızda olan görselliği ve sound’ları yılların verdiği tecrübe ve grubun son halini almasıyla bugün çok daha iyi yansıtabiliyoruz. Ben kendi açımdan modern sound’a daha fazla yaklaştığımı söyleyebilirim. Ama bu soruya en iyi cevabı gelecekte çıkaracağımız albüm verecek.
Hür: Melodik metal yaptığımız için iskeleti hep bunun üzerine kuruyoruz. Bazen death oluyor bazen thrash bazen core. Açıkçası bir kalıba koymak istemem. Arzumuz her tür metal dinleyicisini ERYTHROCYTE’da buluşturabilmek.
Volkan: Başlangıcımızdan itibaren melodic death metal olarak devam ediyoruz aslında. 2004 yılında yollarımızın kesişmesinden sonra -Hür’ün de belirttiği gibi- grubun ilk basçısı ben oldum. Daha sonra bas gitarı bırakıp gitara geçmemin grup için bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. Baslar Hür sayesinde seviye atlarken, gitarlarımız hislerimizle doğru orantılı tınlamaya başladı. Temalarımız konusundaysa istikrarlıyız; ERYTHROCYTE her zaman isyan edecek bir şeyler buldu, bu nedenle drastik bir değişiklik söz konusu olmadı.
Şeyma: Daha sonradan dahil olmuş bir kulak olarak: sanki müzikal anlamda old-school motifleri yeni tınılarla pişiriyoruz gibi; görsel olarak da elbette modern trendleri takip etmeye çabalıyoruz.
ERYTHROCYTE röportajı – Şeyma Sever
“Voltran’ı kurduk ve ERYTHROCYTE’ın altın dönemini başlattık diyebilirim”
2009 yılında yayınladığınız Revival EP’si, ERYTHROCYTE’in müzikal yolculuğunda nasıl bir dönüm noktası oldu?
Mehmet: Revival, ERYTHROCYTE için gerçekten de bir dönüm noktasıydı. Müzikal anlamda da belirli bir olgunluğa ulaşmıştık. Nitekim, daha çıktığı ilk gün etkilerini hissettik. Sonrasında şehir dışı konserler ve festivallerde sahne almaya başladık. Öyle ki Revival sayesinde İtalya’daki küçük-orta çaplı bir plak şirketinin dikkatini çekmeyi başardık. Henüz çok genç bir ekip için böyle bir gelişme şaşırtıcıydı. Fakat sonrasında askerik ve eğitim durumları nedeniyle gerekli anlaşmaları sağlayamadık. Bu durum grubun uzun sürecek bir sessizliğe gömülmesinin ilk ateşleyicisi oldu.
Hür: O dönemde eğitim nedeniyle grupta değildim ama süreci uzaktan takip ettim. Volkan ile Mehmet’in en çok hata yaptığı dönem buydu. Doğru zamanda yanlış hamleler… Nihayetinde gruba döndüm ve artık kişisel değil ERYTHROCYTE için hareket edilmesi gerektiği konusunda bazı kritik kararlar aldık. O günden sonra süreci adeta bir şirket gibi yönetiyoruz. Kısa süreli ayrılıklar olsa da aradan geçen yirmi yılda Mehmet, Volkan ve Hür olarak sonunda Voltran’ı kurduk ve ERYTHROCYTE’ın altın dönemini başlattık diyebilirim.
Volkan: Doğru. Revival, grup için buruk bir deneyimdi benim gözümde. Grubun ayrılıklar ve imkansızlıklar silsilesi ile boğuştuğu bir dönemdi. Neyse ki bir şekilde küllerimizden doğduk. Geçmişin acısını, birbirine sıkı sıkıya kenetlenmiş, maddi manevi elinden gelen her şeyi yapan bir ekip ile çıkartmak iyi oldu. Öyle ki yayınladığımız ‘See Nothng Insde’ aslında bu albümden bir parça…
Şeyma: Tabii ki yepyeni sözler, vokal line’ları ve modern bir sound ile tekrardan düzenlendi…
ERYTHROCYTE röportajı – See Nothing Inside
“See Nothing Insde ile yurt içi ve dışından çok güzel tepkiler aldık”
2025 çıkışlı yeni single’ınız “See Nothing Inside” ile harika bir geri dönüş yaşadınız. Dinleyicilerden ne gibi tepkiler aldınız? Yeni albüm ne zaman geliyor?
Mehmet: ‘See Nothing Insde’ ile yurt içi ve dışından çok güzel tepkiler aldık. Kafamızda klinik bir atmosfer ve soundscape tasarlamıştık; dinleyicilerden gelen tepkiler bunu başardığımızı hissettirdi. ‘See Nothing Insde’ ile ERYTHROCYTE’ın geleceği hakkında bazı ipuçları vermek istedik. Kısacası ‘See Nothng Insde’ ufuktaki buzdağının sadece görünen kısmı. Albümdeki parçalar aslında hazır sayılır, sadece idealimizdeki profesyonel tınıyı elde edebilmek üzere kayıt, miksaj ve mastering aşamaları için titizlikle çalışacağımız isimlerle iletişim halindeyiz. Bu nedenle kesin bir tarih veremesek de yakın bir zamanda dinleyiciler ile buluşacağını söyleyebiliriz. Ancak şunu belirtmekte fayda var: albümden önce, tanıtım sürecimizi pekiştirecek olan iki tekli daha hazırlıyoruz…
Volkan: Albümden önce Revival’dan iki teki daha yayımlamak ve iki de klip çekmek gibi bazı planlarımız var.
Şeyma: Bakalım…
Hür: Hedefimiz, ‘See Nothng Insde’ gibi Revival’dan iki adet daha re-make tekli çıkarıp hazırda bekleyen on şarkılık albümümüzü -son dokunuşlarını da tamamlayarak yayımlamak.

ERYTHROCYTE
Grup içindeki yaratıcı sürece değinmek istiyorum biraz. Üretim sürecinizde kolektif çalışma mı ön plandadır, yoksa bireysel fikirlerin şekillendirdiği bir yapı mı söz konusudur?
Mehmet: Bugüne kadar Volkan ile bireysel olarak yazdığımız her riff, melodi ve beste sonrasında hep bir araya gelip üzerinde ne yapabileceğimize karar verdik. Hür gruba dahil olduğu günden itibaren de bu birlikte yazım sürecini devam ettirdik. Hiçbir çalışmamızı buruşturup çöpe atmadık; grubumuza en son Şeyma’nın katılmasıyla birlikte önümüzdeki beste çalışmalarında da aynı süreci zenginleştirerek devam ettireceğiz. Her daim birbirimizin taste’ine güvenerek hareket ediyoruz. Hatta üyelerden birisi hazır bitmiş bir beste ile gelirse ve değiştirilmemesini talep ederse, o parça o şekilde tamamlanır. Yirmi yılı aşkın süredir hep ortak bir karara varabilmemizin en büyük sebebi aramızdaki kardeşlik bağı.
Volkan: Benim açımdan konuşacak olursak, genelde şu şekilde ilerliyor: bir iskelet oluşturuyorum ama işler bir yerde tıkanıyor. Burada Mehmet devreye giriyor ve bana riff ya da öneriler ile ilham veriyor. Parçaları öncelikle duymak amacıyla demo olarak kaydediyoruz. Bu arada baslar da şekilleniyor. Daha sonra geçici olarak yazılmış davullar düzenleniyor ve şarkı son halini almış oluyor. Yine de kayıt aşamasında içimize sinmeyen yerleri baştan geçiyor ve son kez bir aranjman yapıyoruz. Son olarak grup olarak kritik yapıyoruz ve beğenirsek “oldu” diyerek işi noktalıyoruz.
Hür: Benim için de süreç şöyle ilerliyor: Volkan ile Mehmet toplanır riffler yazarlar, ben yazdığım riffleri onlara gönderirim ve bir iskelet hazırlanır, sonra bir araya gelip son haline karar veririz. Ama belirtmek gerekir ki grubun beste fabrikası her zaman Volkan olmuştur.
Şeyma: Vokal yazım sürecinden de bahsetmek gerekirse, benzer bir akışı orada da görmek mümkün. Sözler büyük oranda kendisi de bir extreme vokalist olan erkek arkadaşım Onur Can YILDIRIM’ın eseri. Clean vokal kısmında ise; özellikle armoni yazım aşamalarında gerek korist geçmişimden gerekse de akademik birikimlerimden faydalanıyorum ve nihayetinde grup arkadaşlarımın da fikir süzgecinden geçen şarkılar kayıta hazır hale geliyor.
Son olarak önümüzdeki süreçte dinleyicileri neler bekliyor?
Mehmet: Dinleyicileri, çok çeşitli janrlardan riffler ile kulakların paslarını silecek, “try not to headbang challenge”larda zor anlar yaşatacak, aynı zamanda duygusal melodilerine eşlik ettirecek çok sıkı parçalar bekliyor…
Volkan: Grubun zaman içinde ilerleyişini adım adım takip edebileceğiniz, her tarzdan metal dinleyicisine hitap edebilecek, çok çeşitli parçalar bekliyor.
Hür: Her metal dinleyicisinin mutlaka kendinden bir parça bulacağı şarkılar…
Şeyma: Görsel dünyamız hakkında da bir şeyler söylemek gerekirse güçlü bir başlangıç yaptığımızı düşünüyoruz. Özellikle teklilerden albüme giden yolda, yalnızca müzikal değil görsel olarak da vermek istediğimiz bazı mesajlar var. Bu konuda çokça kafa patlatıyoruz. ERYTHROCYTE’ın görsel atmosferini gerek sahne performansımızla gerek artwork’lerle gerekse de sanatçı imajlarımızla destekleyeceğiz. Aslında amacımız, dinleyicilerimizi hem müzikal hem de görsel anlamda yarattığımız bu dünyaya dahil edebilmek; bu yüzden takipte kalın… VoodooNoise olarak bizleri ağırladığınız için teşekkür ederiz.