Doom’un Çamurla Buluştuğu Nokta: Fister Röportajı

Fister röportajı, uzun zamandır içimde ukde kalan bir işti. Sludge ve doom sahnesinin en ezici üçlülerinden biriyle yaptığım röportajı paylaşmak için sabırsızlanıyordum. Ne yazık ki araya giren seyahatler, başka projeler ve zamanın hızla akıp gitmesi nedeniyle yayına almak bu güne kaldı. Beklemek zorunda kalanlar kusura bakmasın. Gecikmiş ama hâlâ taze bir sohbet sizleri bekliyor.

Peki kimdir bu Fister? St. Louis çıkışlı, doom ve sludge dünyasının en ağır seslerinden biri. 2009’dan bu yana dinleyicisini yavaş tempolar, boğucu riffler ve karanlık atmosferlerle örülü bir çöküş yolculuğuna çıkarıyor. Üç kişilik kadrosuyla devasa bir ses duvarı ören Fister, nihilizmden öfkeye uzanan temalarıyla tam anlamıyla bir ağırlık manifestosu sunuyor. Gürültüyle gelen bir katharsis arıyorsanız, Fister sizi fazlasıyla doyuracak türden.

Fister röportajı ile kısa ve öz bir şekilde doom metalin en çamurlu halini birlikte keşfediyoruz.

Merhaba. Fister, 2009 yılında kuruldu ve ilk demo kaydınız “Fisted Sister”ı hazırlamadan önceki en büyük motivasyon kaynağınız neydi?

Demo kaydımızdan önce pek motivasyonumuz yoktu. Grup, oda arkadaşları arasında bir kayıt projesi olacaktı. Başlangıçta canlı çalma isteğimiz bile yoktu. Ama bir şekilde devam ettik.

Fister röportajı

2011’deki ilk albümünüz “Bronsonic”e geçiş süreci grup dinamiğinizde bir değişim yarattı mı? Bu süreçte grup içindeki işbirlikleri nasıl şekillendi?

Demo albümümüz ile ilk tam uzunlukta albümümüz Bronsonic arasında birkaç konser verdik ve daha sık şarkı yazmaya başladık. Bu yıllar, grubu nereye götürmek istediğimizi henüz tam olarak bilmediğimiz (ya da fazla düşünmediğimiz) oluşum yıllarıydı. O zamanlar hala bu işi çok ciddiye almıyorduk. Ayrıca o yıl (2011) The Lion’s Daughter ile Bronsonic albümünün B yüzlerini içeren bir split albüm çıkardık.

“2011 yılının sonlarında işleri daha ciddiye almaya karar verdik”

Daha sonra oldukça üretken bir süreç geçirdiniz. Yıllar içinde birçok albüm, EP ve split yayınladınız. Bu kadar üretken bir dönem nasıl başladı ve grup olarak bu süreci nasıl yönetiyorsunuz?

2011 yılının sonlarında işleri daha ciddiye almaya karar verdik. Ertesi yıl The Infernal Paramount, Violence ve 2 demo daha yazıp kaydettik ve ilk ciddi albümümüz Gemini‘yi yazmaya başladık. Bu albümü 2013 baharında yayınladık.

Albüm yapma sürecinizde en çok hangi aşamadan keyif alıyorsunuz? Yazım, kayıt veya prodüksiyon?

Muhtemelen yazmak ve kaydetmek. Prodüksiyon sürecini pek önemsemiyorum. Elbette bu da sürecin önemli bir parçası, ama müzik yaratmak ve kaydetmek kadar zevkli değil. O anın duygusunu yakalamak ve onu bir kayıta dönüştürmek benim için en büyüleyici kısım. Prodüksiyon ise daha teknik ve kontrolcü bir alan.

Fister röportajı

Fister’ın müziği daha geniş kitlelere ulaşsa bile, asıl kimliğiniz ve tarzınızda herhangi bir değişim yapmayı düşünür müsünüz?

Daha geniş bir kitleye hitap edecek müzikler yazabileceğimi pek düşünmüyorum açıkçası. Biz kendimiz için yazıyoruz. Kitleler için değil.

Fister’ın sahne performansları hakkında ne söyleyebilirsiniz? Canlı performans sırasında yaşadığınız en garip deneyim nedir?

Sahne performanslarımız hakkında çok fazla söylenecek bir şey yok aslında; çıkıyoruz ve müziğimizi çalıyoruz. Gösterişli hareketler ya da büyük şovlar peşinde değiliz. Ama bir keresinde, amplifikatörümü sahneden aşağı fırlattığım olmuştu. Bazen o anın gerilimi ve yoğunluğu bizi böyle şeylere itebiliyor. Bizim için esas olan, sahnede gerçek ve dürüst kalmak.