Deneysel Müziğin Yerli Klasmanından Yeni Bir Proje: albus-in

albus-in röportajı röportajı ile Buğra Yılmaz’ı yakından tanıyoruz! Midvil‘in davulcusu olarak da bildiğimiz Buğra Yılmaz’ın tek kişilik solo projesi olan albus-in, son zamanlarda karşımıza çıkan keyifli projelerden biri. Albus-in, verdiği ürünlerle deneysel müziğin yerli ve yenilikçi klasmanında kendine şimdiden yer edindi diyebiliriz. Zira Buğra’nın müziğine yansıttığı içsel birikimi ve deneysel müzik ile harmanladığı kişisel etkisi, kendi müziğine farklı ve yenilikçi bir atıfta bulunuyor.

Şayet son zamanlarda yeni bir şeyler keşfetmek ve dinlemek isterseniz, albus-in size bu konuda oldukça iyi bir referans olacaktır.

Buğra ile kendi projesi ve müziği üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Buğra selamlar. Seni tanıyalım biraz. Neler yapıyorsun?

Selamlar Şeyma. 29 yaşındayım. Orman Mühendisliği okudum. Bir IT firmasında süreç uzmanı olarak çalışıyorum. 3 yıllık mutlu bir evliyim. Midvil’in davulcusu ve albus-in’im.

Albus-in projesi nasıl doğdu?

Albus-in aslında benim için müzik dünyasına giriş yaptığım 2006 yılından beri hep vardı. Sadece ismi ve cismi belli değildi. İlgi duyduğum sound’lar her zaman değişim gösterdi. Hâlâ gösteriyor hatta. Şu an Midvil ve albus-in ile aktif müzik hayatıma devam ediyorum ancak bundan önce de pek çok projem oldu. Palekanon ve Bonn grupları (Youtube üzerinden dinlenebilir) daha çok alternatif rock tabanlı gruplardı ancak o dönemlerde yazdığım draft şarkıların bir çoğunu elektronik düzenlemeler yaparak daha sonra albus-in için kullandım.

albus-in, mecra/Kadıköy

“Çok farklı türler icra eden ve birbirine destek olmaya çalışan insanlarla birlikte çalışıyorum”

Projenin en belirgin özelliği elbette “deneysel” oluşu ama sen kendi müziğin için neler söylemek istersin?

2016 yılında albus-in mahlasında karar kıldım ve Maltepe’deki home studio’mda besteler yapmaya başladım. Maltepe’deki müzisyen dostlarımın da destekleri ve feedback’leri ile kendime bir yol çizdim ve çiziyorum diyebilirim. Birbirimize yapıcı eleştiriler yapabildiğimiz bir ortamımız olduğu için çok şanslıyım. Çok farklı türler icra eden ve birbirine destek olmaya çalışan insanlarla birlikte çalışıyorum. Doğan – Ahmet (Midvil), Berk (Serf), Çağıl- Uğur (yuccamoth), Osman (TKO – ox), Fayrap, Saimcan gibi hem yakın arkadaşlarım hem de iyi müzisyenlerle beraber yaşıyorum diyebilirim. Bu, albus-in’in ortaya çıkmasındaki en önemli süreçlerden biri. Bazı şarkılarda bass’ta Doğan’ı duyabilirsiniz. Bazı şarkıların davul partisyonları Berk’in fikirleriyle oluşmuştur. Örneğin; “Phoenix” Osman’ın verdiği fikirlerle ilk versiyonuna göre uçmuştur. Çağıl ve Uğur bana sound konusunda gerçekçi ve yapıcı feedback’ler verir. Fayrap direkt kompozisyona laf eder ve kompozisyon değişir. Erkin ve Ahmet’e bir şarkı çıkartmadan önce mutlaka dinletir fikir alırım. Aynı şekilde eşim Tuğçe’ye de. Böyle bir komün ile birlikte bir şeyler üretmek hem eğlencelidir hem de hep daha iyisini aramama yardımcı olur. Buradan unuttuğum biri var ise özür diler, bahsettiğim tüm dostlarıma da teşekkür ederim.

Şimdiye kadar nerelerde sahne aldın?

2017’den beri sahneye çıkıyorum albus-in projesi ile. Şimdiye kadar Glow, zor, Peyote, Dunia, Muaf Kadıköy ve mecra gibi sahnelere çıktım. 9 Ocak 2019’da Karga Kadıköy’de sahnede olacağım. Bu sefer tek değil, davulda Berk ve bass gitarda Doğan ile. 

“Şarkılar, onları yazdığım dönem neler yaşamış ve hissetmişsem bunları sırasıyla giriş-gelişme-sonuç olarak anlatıyor”

albus-in – digits album

Albümlerden ve şarkılardan bahsedelim biraz da. İlk albümün olan “Digits“de kaç tane şarkı yer alıyor?  Şarkılar özünde neyi anlatıyor? Önümüzdeki süreçlerde yeni albüm hazırlığı var mı?

Digits 5 şarkıdan oluşuyor. Albüm, bazı olgulara tek başıma da kafa tutabileceğimi kendime göstermeye çalıştığım Double Dare ile başlıyor. Bir “kurt sürüsü” olmanın önemini anladığımda yazdığım There is Everything, elektronik ninni Good Night, Sleep Tight ve başka gerçekliklerin de olmasını dileyen William Bell ile devam ediyor. Sonunda kaçınılmaz bir çöküşü anlatan Defeat ile sona eriyor. Şarkılar, onları yazdığım dönem neler yaşamış ve hissetmişsem bunları sırasıyla giriş-gelişme-sonuç olarak anlatıyor. Albüm sonrası, sırasıyla You, sevgili dostlarım The Sick Bags’in bana eşlik ettiği Phoenix ve Ali Ece’nin gitarını duyabileceğiniz Lister the Tormentor single’larını çıkarttım. Bir adet de EP yayınladım, Digits döneminde kaydedip albüme koymadığım enstrümantal eserlerden. İsmi Eternal Days of Waiting.

2019 sonuna kadar yine üç şarkılık bir EP ve babamın bana gitarla eşlik ettiği enstrümantal bir single yayınlamayı hedefliyorum. 2020’de ise beş şarkılık yeni bir albüm yayınlayacağım.

Bence çok iyi bir ses rengin var. Bazı şarkılar sadece enstrumantal iken bazılarında ise vokalini duyabiliyoruz. Bunun spesifik bir sebebi var mı?

Çok teşekkür ederim. Yıllarca vokallik yaptım ve en memnun kaldığım vokal tarzı bu oldu. Yazdığım bazı şarkılara vokal yazamıyorum ya da yazdığımı beğenmiyorum. Bu durumda enstrümantal kalmasını tercih ediyorum şarkının. Konsept albüm takıntım da mevcut aslında. Single yayınladığımda gerilmiyor değilim. Bu takıntımı Midvil sayesinde giderebiliyorum gerçi.

Albus-in kimlerden etkilenir? Hangi müzisyen ve grupları kendisine yakın bulur?

Özel olarak seçmiyorum ancak dinlediğim ve etkilendiğim müzisyenler genelde Londra çıkışlı oluyor. Hiatus, alt-j, Coldplay, Pink Floyd gibi. Hayranlıkla dinlediğim yerli isimler ise, document1, ox, Mind Shifter, The Away Days, Hedonutopia, Captain Kubar, The Sick Bags, Kafkaesque, Flower Room, Congulus, Make Mama Proud, Serf ve tabii ki Midvil.

Son olarak seni nereden takip edebiliriz?

Beni aşağıdaki sayfalardan takip edebilirsiniz. Bu güzel sohbet için çok teşekkür ederim, görüşmek üzere.

Instagram: instagram.com/albus_in

Wearethehippies 2019