Psychedelic rock’ın akıl almaz atmosferine ayakları yere sağlam basan adımlar atan, Kadıköylü bir grup var karşımızda: Uluru.
Ve şayet son dönemlerde iyi ve özgün müzisyenlerin yokluğundan ötürü müzik endüstrisini bir çöle benzetecek olursak, sık sık suyun bize gözüktüğü fakat saman alevi gibi sönen bir takım seraplara maruz kaldığımızı, birden parlayıp sönüveren gruplar ile karşılaşarak hevesimizin bir miktar kursağımızda kaldığını da söyleyebiliriz. Böylesine bir çölde, gitar tellerinin üzerine dökülen kum taneleri arasında Uluru, bize “gerçek”liğinden emin olduğumuz bir vahayı sunar gibi, derinlikli, sarsıcı fakat kendini de bir o kadar gizleyen bir karanlıkla kulaklarımızdan içeriye doğru süzülüyor.
Kendini bilmeye dair yapılan içsel ve kaotik yolculuklar gibi bir sonraki adımda nelerin olacağını kestiremediğiniz tınılar karşılıyor sizi Uluru’nun müziğinde. Ve sanıyorum ki onları deneysel kılan şeylerden birisi de biraz bu. Bu içsel ve kaotik yolculukta güneşin sıcağının sizi kavuracağı ve gecenin soğuğunun üzerinize kehanet gibi çökeceği bir yolculuğun karanlık tarafıyla sizi buluşturan, psychedelic bir kara şölen üzerinden ilerleyen notaların arasında Uluru’nun kervanına eşlik etmeyi seçerseniz, büyüsel fakat bir o kadar da keskin ve sonunda nereye gittiğinizi bilmeyeceğiniz bir yürüyüşe kendinizi hazırlamalısınız. Son zamanlarda gerek tarzlarındaki doluluk ve notalarındaki akış, gerek de müziklerinin biçim almaya müsaitliği ve ilham vericiliği, ümidi kesmememiz gerektiğini ve bizi kendimize yakınlaştırabilecek üretimlerin hâlâ mümkün olduğunu kulağımıza fısıldıyor.
Uluru’nun kendilerine has derinlikli ve büyülü atmosferinin içerisine usulca sokulabilmek ve grup üyelerini daha yakından tanıyabilmek adına, kendileriyle keyifli bir söyleşi düzenledik.
Merhaba. Müziğinizin detaylarına geçmeden önce sizleri biraz tanıyalım. Kimdir grup üyeleri ve neler yapar?
Ege: Selam ben Ege Çaldemir. Uzun yıllardır müzikle uğraşmaktayım. Kadıköylüyüm, zamanımın çoğunu müzik üzerine çalışmalar yaparak geçiriyorum ve boş vakitlerimde tenis oynuyorum.
Ogi: Ben Oğulcan Ertürk, grubun bas gitaristi. Saint Benoit Fransız Lisesi mezunuyum. Halen üniversite eğitimime devam etmekteyim.Genel olarak günlerimi ilgimi çeken şeyleri okuyarak ve bilinçaltımı inceleyerek geçiriyorum. Fantastik ve Sci-fi hayranıyım.
Ümit: Ben Ümit Büyükyüksel, grubun davulcusuyum. Küçüklüğümden beri müzik ve sinemayla ilgiliyim. Müzikten kalan boş zamanlarımı film ve yeraltı edebiyatıyla geçiriyorum.
Müziğe olan ilginiz ve yolculuğunuz ilk nasıl başladı?
Ege: Lise yıllarının başlarında müzikle ilgilenmeye ve gitar çalmaya başladım, ardından liseye baştan başlayarak lise ve lisans eğitimimi müzik eğitimi alarak tamamladım. Lise yıllarında 60’lar ve 90’lar Rock gruplarından, bir yandan da eğitimim sırasında Klasik Batı Müziğinden – özellikle Bach’ın eserlerinden – oldukça etkilendim. Bu yıllar içinde çalıştığım farklı müzik grupları ile çok sayıda sahne paylaştım ve bazı gruplar ile kayıtlar yapıp ürettim, çaldım ve söyledim.
Ogi: Müziğe olan ilgim çocukluğumda babamın sahip olduğu koleksiyon sayesinde oluştu diyebiliriz. Yedi yaşında piyano dersleri almaya başladım ancak evde piyano olmaması ve sabırsız bir insan olmam yüzünden piyano maceram çabuk sona erdi. Liseye başladığım dönemde – 14 yaşımda – bas gitara olan ilgim başladı. Bu enstrümanı sevmemdeki en önemli figürler kesinlikle John Paul Jones ve Roger Glover olmuştur. Lise dönemlerinde arkadaşlarımla provalara girer ve sevdiğimiz grupların parçalarını çalardık. Lise sonrasında kendi müziğimi, kendi duygularımı icra etmek istemem ile birlikte birkaç projede yer aldım ve sonuç olarak şuan Uluru’dayım.
Ümit: Ogi’yle biraz aynı olacak ama benim de yolculuğum babamın plak koleksiyonuyla ve bana Jimi Hendrix, Cream, Led Zeppelin gibi grupları sürekli dinleterek empoze etmesiyle başladı diyebilirim. Ortaokulda gitar dersiyle başladım aslında, sonrasında davula döndüm. Lise yıllarında birkaç farklı arkadaş grubuyla çalıştıktan sonra 2007’de Voodoo Medicine’a girdim ve onlarla yedi yıllık bir deneyimim oldu. Bu sürecin bana kendimi geliştirmem ve sahne tecrübesi adına çok faydası oldu.
Peki, Uluru nasıl bir araya geldi? Bu süreci oluşturan etmen neydi?
2014 yılının sonlarına doğru Ege ve Ümit’in sabahlara kadar stüdyoda doğaçlama müzik yapmaya başlamasının ardından Ogibur’un da dahil olmasıyla bu oluşuma “Uluru” adını verdik. İlk dönemlerde daha çok emprovizasyonlar üzerinde çalışmalar yaptık ve bunu 2015 yılı ortalarında sahnelemeye başladık.
Beste yapma süreciniz nasıl oluşuyor? Genelde bir aradayken “hadi bir şeyler deneyelim” gibi bir akış ve süreç mi bu? Ya da herkes tek başına yarattığı ilhamını spesifik olarak ortaya döküp bir sentez mi elde ediliyor?
Besteler bazen stüdyoda sıfırdan birkaç riff’in üzerine yapılan varyasyonlardan, bazen yaptığımız ev çalışmaları ve muhabbetlerden, bazen de sahnede yaptığımız bir emprovizasyonun ilhamından çıkabiliyor.
Uzun süreli arkadaşlığımızın getirisiyle ortak konular ve aynı ilhamı paylaşarak müziğimizi yapıyoruz. Enstrümantal müzik yaptığımız için anlatacaklarımızı armoniler, nüanslar ve vurgular ile anlatmak zorundayız. Biz de bu duygularımızı ve hikayelerimizi bu ince çizgiler içerisinde ifade etmeye çalışıyoruz.
Şimdiye kadar katıldığınız projelerden de bahseder misiniz? Konserler ve etkinlikler daha çok nerelerde gerçekleşiyor?
Şimdiye kadar İstanbul’da Peyote, Karga, Babylon Bomonti, İKSV, Zorlu PSM, Bronx ve Ankara’da Noxus, Haymatlos gibi mekanlarda çok sayıda sahne yaptık. 2016 Red Bull Warm Up organizasyonunda kazanan olduk. Bu konser ve organizasyonlar bizim müzikal sürecimizi besleyen, geliştiren faktörler oldu elbette. Bu yıl ile beraber Türkiye’nin farklı bir kaç ilini daha ekleyip Türkiye’de ve Avrupa’da düzenli olarak turlamayı planlıyoruz.
“Gördüğümüz rüyaların, yarattığımız ütopyaların müziğini yapmak istiyoruz”
Bazı noktalarda belirli bir tarzda üretim yapıyor olmanıza ve duruşunuzda belirgin etkiler taşımanıza rağmen, fazlasıyla özgün bir sound’a sahipsiniz. Sizce bu durumun, grubun üyelerinin kendi içsel akışının müziğe yansıması ile bir ilişkisi var mı? Varsa nasıl?
Tabii ki her grup elemanı kendi içsel akışını müziğe katıyor. Nihayetinde enstrümantal ve psychedelic müzik yapıyoruz ki bu müziği genellikle ayık kafayla değil “içsel akışımız” dahilinde yapıyoruz. Gördüğümüz rüyaların, yarattığımız ütopyaların, düşündüğümüz oluşumların, varoluşun ve yok oluşun müziğini yapmak istiyoruz. Bu gibi olguları müziğimize bir yolculuk olarak aktarmaya çalışıyoruz. Tabii ki her birey farklı bilinç ve hayal gücü sınırında olduğu için ortaya üç kişinin yaptığı bir omlet çıkıyor.
“Mistisizm ve oryantalizmi batının müziğiyle harmanlıyor olmak bir çok kapıyı aralamamızı sağladı”
Peki, müziğin sizde yarattığı ve olgunlaştırdığı içsel yolculuğun tanımını yapar mısınız? Özgün bir üretim süreci için, özgün bir şekilde evriliyor ve gelişiyor olmak gerektiğini düşünüyorum. Müzik mevhumu sizde neyi/neleri evriltip geliştiriyor?
Mistisizm ve oryantalizmi batının müziğiyle harmanlıyor olmak birçok kapıyı aralamamızı sağladı. Yaşadığımız coğrafyadaki etnik kökenler ve geçmişi ile de empati kurmak yaptığımız müziğe etki etmekte. Müziğimizin içeriğinde distopik ve ütopik öğeler var. Yok olan şehirlerden, yükseklerde sevişen topluluklara, sonsuz döngülerden, hayali güneşlerimize. Ve bu öğeleri sentezlerken aydınlanmamıza yardım eden bir müzik var.Bu gibi etmenler bizim doğa ve insanla olan bağımızı güçlendiriyor. Güçlenen ilişkimiz bize ilham konusunda yardım ediyor ve bu döngü sayesinde müziğimizi icra edebiliyoruz.
“Deneysel ve Psychedelic müziklere ilgi genel olarak ülkemizde artıyor”
Türkiye’de sizin gibi Psychedelic Rock yapan çok fazla grup yok. Bunun artıları ve eksileri nedir size göre?
Deneysel ve psychedelic müziklere ilgi genel olarak ülkemizde artıyor, hem dinleyici hem de üretici olarak. Bunun sayısı ne kadar artarsa o kadar iyi müzikler ortaya çıkacaktır. Farklı müzisyenlerin ve müzik topluluklarının yarattığı kültür ister istemez bir fikirleşmeyi oluşturuyor ve rekabet her zaman karşılıklı olarak seviyeyi arttırıyor. Psyhedelic rock yapan Türkiye’de çok grup yok, evet ama Avrupa ve ABD bu müziği icra eden çok sayıda grup ile kaynıyor. Bizim de aynı seviyelerde ve sahnelerde olmamız gerekiyor.
İlk iki EP’nizdeki şarkılardan oluşan ilk albümünüz Imaginary Sun özellikle yurtdışında fazla ilgi gördü diye biliyorum. Bununla ilgili neler paylaşmak istersiniz?
İlk EP’lerimiz Dazed Hill ve Imaginary Sun enstrümantal müzik yapmanın içselliğini anlamak ve bunu kayda dökmek üzerine ilk deneyimimiz idi. İki EP aynı hafta içinde ve doğal olması için canlı bir şekilde kayıt edildi. Özellikle yurtdışından gördüğümüz ilginin ardından CD ve Alman Plak şirketi Tonzonen Records tarafından bu EP’lerden seçilen beş parça, Imaginary Sun adı altında birleştirilip LP Plak formatında basıldı. Bizim ilk kendimizi ifade etme çabamız ve deneyimlerimiz olduğu için Imaginary Sun bizim için hep önemli bir dönemi ifade ediyor olacak.
7 Ocak’ta ikinci albümünüz “Acrophilia” piyasaya sürüldü. İki albüm arasında sound farkı var mı? Neleri deneyimlediniz bu süreçte? Kayıt ve beste süreciniz nasıldı?
Acrophilia ilk albüme göre daha canlı, dinamik ve sert oldu. Bu sefer ilk albümdeki varoluşçuluk ve keşiften öte, dağlarda tepelerde at koşturur bulduk kendimizi.
Son olarak Uluru grubunun ileriye yönelik hedefleri ve projeleri nelerdir? Dinleyicileri ve takipçileri neler bekliyor?
Öncelik olarak Türkiye’de ve Avrupa’da düzenli olarak turlamayı hedefliyoruz. Yaşadığımız duyguları ve tutkularımızı olabildiğince paylaşmak bize çok keyif vermekte ve müziğimizi olgunlaştırmakta. Ve tabii ki bir yandan üretmeye ve bir sonraki albüm süreçlerine hazırlanmakta olacağız. Takipte kalın, sevgiler!
Guitars/Synth: Ege Çaldemir Bass: Oğulcan Ertürk Drums: Ümit Büyükyüksel
Artwork: Kadir Kayserilioğlu Photo: Sibel Engingök
Spotify: https://open.spotify.com/album/7exQfqUDAWHgq3yvvT0sHv?si=gwCjGvNWRGaxYejgzmEOUQ
Itunes: https://itunes.apple.com/us/album/acrophilia/1448464742
Youtube: https://www.youtube.com/watch?v=lxbLWaK0kH8&
https://www.youtube.com/watch?v=Blku7HNOeiw&t=1010s
Merch Orders:
Bandcamp: https://ulurutrio.bandcamp.com
Instagram: https://www.instagram.com/uluruofficial
Facebook: https://www.facebook.com/ulurutrio
wearethehippies 2019