Son zamanlarda albümlerini tekrar tekrar dinlediğim birkaç isim var, bunlardan biri de Meluniblis. Projeyi benim için özel kılan şeylerden biri, -başta iki kişiyle yola çıkmış olsa da- bugün tamamen tek kişilik bir yapıya dönüşmüş olması. Müziğindeki kaosu bu denli kişisel bir biçimde yansıtması, Meluniblis’i benzer projelerden ayırıyor bence.
2023 yılında ilk albümü “Kill the Kuffar”ı dinleyicisi ile buluşturan, son albümü “Ifrits of Jinnestan”ı bu sene çıkaran Meluniblis ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Selamlar. Meluniblis projesi nasıl doğdu? Kurulma sürecinden bahseder misin?
Merhaba. Çeşitli gruplarda zaman zaman çalmış biri olarak aklımda hep kendi müziğimi üretmek vardı fakat buna yoğunlaşacak zamanı kendime ayıramamıştım. Faal olarak çalışmadığım bir dönemde psikolojik rahatsızlıklar da baş gösterince, bana iyi geleceğini düşünerek ertelediğim bu projeyi hayata geçirmeye karar verdim. Konsept ve tınıların eşsiz olması benim için çok önemli bir husus olduğu için bir piyasa araştırması yaptım. Gitar kayıtlarını aldıktan sonra, zaman zaman beraber çaldığım baterist arkadaşıma projeden bahsedip albüme ismini veren parça “Kill the Kuffar”ın demosunu dinlettim. Kendisi dahil olmak istediğini söyledikten sonra proje hayat bulmuş oldu. Tamamen kendimi tatmin etmek için başladığım bu projeye dair hiçbir beklentim yoktu fakat gelen birçok olumlu tepki “Meluniblis” projesine bakış açımı değiştirdi.
Meluniblis – Kill the Kuffar
2023’te çıkan ilk albüm “Kill the Kuffar” ilgili bize biraz bilgi verir misin? Albümün konsepti, temaları ve üretim süreci nasıl gelişti?
Ekstrem müziğin ekstrem temaları olması gerektiğini düşünüyorum. Bunu ilke edinerek metal dinleyicisini bile zaman zaman kışkırtacak, rahatsız edecek temalar üzerinde durmak istedim. Çoğu ekstrem metal projelerinde gördüğümüz satanizm mefhumunun, insanları eskisi kadar rahatsız etmediğini hatta bunun bir nevi pop kültür haline geldiğini görmemle beraber, cihat ve şeriat gibi kavramların bu alışagelmiş temaların karşısında çok sert duracağını düşündüm. Müziğimde aşırılığı hedeflediğim için orta doğudaki mezhep savaşları, kaos, kargaşa ve güç dengelerinden beslenebileceğimi gördüm. “Kafiri öldür” ya da “İnsanlığa karşı cihat” gibi sloganlarla bunu başardığımı düşünüyorum. Beste ve kayıt süreci şaşırtıcı şekilde kısa sürdü. Uzun zamandır içimde biriktirdiğim kirliliğin getirisiyle şarkıları bestelemem, kaydetmem, mixing ve mastering işlemleri yaklaşık 10 günümü aldı. Dinlediğimde beni tatmin etmesinin yeterli olacağını düşündüğüm Meluniblis – Kill the Kuffar o kadar takdir edildi ki şaşırmakla beraber gururlandım.
“Tek kişilik bir proje yürütmenin en güzel yanı tamamen kendini yansıtabilmen”
Tüm kayıt, miks ve prodüksiyon süreçlerini tek başına mı yürütüyorsun? Sence tek kişilik bir proje olmanın avantajları ve dezavantajları nedir?
Evet, Meluniblis’e dair her şey ile tek başıma ilgileniyorum. Tek kişilik bir proje olarak başlamasa da ilk albüm çıktıktan sonra grup buna evrilmiş oldu. Davulları ben çalmasam da onun besteleri de bana ait. Nihai sonuçlara ulaştıktan sonra müzik kulağına güvendiğim bazı arkadaşlarıma dinletip onlarla fikir alışverişi yapıyorum. Bence tek kişilik bir proje yürütmenin en güzel yanı tamamen kendini yansıtabilmen. Kimseyle ortak noktada buluşmak için özgünlüğünden feragat etmiyorsun. Ham kayıt alırken bunun neye evrileceğini kafanda canlandırıp ona göre plan yapabiliyorsun. Müzik konusunda çok uyumsuz biri olduğumu düşündüğüm için bu durumlar bana büyük bir alan sağlıyor.
Tek başına bir proje yürütmenin dezavantajlı tarafı ise ekstra iş yüküyle fazladan yorulmak oluyor. Kayıtta kullanılacak her ekipmana yeterli seviyede hakim olmak bu işin en meşakkatli tarafı diyebilirim. Birisiyle beraber Meluniblis projesini yönetmektense bu dezavantajlara katlanmaya razıyım. 2026 yılının ortalarına kadar sahne düşünmediğimi de varsayarsak şimdilik keyfim yerinde.
Meluniblis – Ifrits of Jinnestan
Beste yapma sürecinden biraz bahseder misin? Genellikle bir parçayı yaratmaya hangi fikirle ya da duyguyla başlıyorsun?
Bir besteye başlamadan önceki en büyük ilhamım negatif enerji. Kötü olanı bedenime sokmak için olumsuzluğun, huzursuzluğun ve gaddarlığın içine dalıyorum. Yeterince kötü enerjiyi depoladığımı düşündüğüm anda, bu negatifi kusmak için elime gitar alıp 15-20 dakika doğaçlayarak kayıt alıyorum. Genellikle bu 15-20 dakikalık süre zarfında 2-3 şarkının ana hatları belli oluyor. Bu ritüeli bir süre tekrarladıktan sonra bestelemek istediğim kadar şarkıyı bestelemiş oluyorum. Ardından bir süre ara verip şarkıların mimarisini düzenliyorum. Bu süreçte her şarkıyı bol bol dinleyerek içime sinen ve sinmeyen noktalara bakış atıyorum ve süreci tamamlıyorum. İkinci albüm için daha sistematik ve profesyonel bir şekilde kayıt almayı hedefleyerek başlasam da ortaya pek bir şey çıkaramadım. Yine bildiğim yoldan gittiğimde çok kısa sürede albümü tamamlamış oldum. Bahsettiğim yöntem ilkel dursa da benim adıma daha verimli oluyor.
“Ifrits of Jinnestan albümü seneler sonra bile arkama baktığımda gurur duyacağım bir iş oldu”
Son albüm çıktıktan sonra hem underground sahnede hem dinleyici kitlen arasında oluşan tepkiler hakkında ne düşünüyorsun?
Genel olarak tepkilerden memnun kaldım. İlk albümden sonra geleceğe dair beklentileri yükselttiğimi düşünüyordum. İkinci albümde, ilk albüme nazaran prodüksiyon olarak kulağa daha dolgun gelen bir ürün çıkarmayı hedefliyordum. Lagzın Urug ile bir split yayınlayarak sıradaki albümün neye benzeyeceğine dair ipucu verdim. Tek albümlük bir proje olmadığımı gelen tepkileri baz alarak gösterdiğimi
düşünüyorum. Kitlemin çoğunu yurt dışı dinleyicileri oluşturuyor. Aşina olmadıkları temalar kullanmamdan ötürü Meluniblis onlara ekstra ilgi çekici geliyor diye düşünüyorum. Fakat, Türkiye’deki ilgi beklentimin altında kaldı. Kasıtlı bir göz ardı ediş olduğunu düşünmüyorum. Sanırım Türkiye’deki ekstrem müzik toplulukları için bile Meluniblis fazla ekstrem bir duruşa sahip. Özetlemek gerekirse, gelen tepkiler ve kişisel tatminimi göz önünde bulundurursak, “Ifrits of Jinnestan” seneler sonra bile arkama baktığımda gurur duyacağım bir iş oldu.
Son olarak, müziğin dışında seni besleyen ya da ilham veren başka hangi kaynaklar var?
Şarkı isimleri genelde nelerden ilham aldığımı gösteriyor. Orta doğu diktatörleri, cinlerin bilinmezliği, şer’i hukuk gibi spesifik başlıklar belirleyip bunlarla ilgili araştırma yapıyorum. Bunu bir ödev gibi değil de tamamen keyif aldığım için yapıyorum. Kullandığım temaların tamamı ilgimi çeken şeylerden oluşuyor. Bu konular hakkında belgesel izlemeyi seviyorum. Dinlerin farklı kültürlerle harmanından doğan gelenekler de ayrıca ilgimi çekiyor. Şarkılarımda temalarımı tamamen ben yorumlamayıp ucunu açık bırakarak dinleyicinin ne hissettiğini gelen mesajlarla görmek hoşuma gidiyor.